1 Ekim 2012 Pazartesi

BERGEN NORVEÇ


 Benim için egzotik kelimesinin karşılığı Norveç'tir. Norveç demek kuzey demek, dünyanın kıyısı demek, batmayan güneş demek, fiyord demek, deniz ürünleri demek. Mutlaka görülmesi gereken yer demek. İlk kez 20 yıl önce gitmek istemiştim. Nihayet gidebildim.
Organizasyonu her zamanki gibi Sal yaptı. Herşey tıkır tıkır işledi. Bilet fiyatı daha ucuz olduğundan ve pek görülecek birşey olmadığından Oslo yerine Stockholm üzerinden Bergen'e gittik. İlk geceyi Stocholm'de havaalanına yakın bir otelde geçirdikten sonra ertesi gün saat 10 da Fin Havayolları ile Bergen'e uçtuk. Yolculuk yaklaşık 1 saat sürdü.
Stockholm'den havalandığımızda hava pırıl pırıldı. Bergen'e yaklaştıkça uçağımızın altında ve üstünde bulutlar belirmeye başladı. Bir süre iki bulut tabakası arasında uçtuk. Daha sonra gökyüzü tamamen griye döndü. İyice alçaldığımzda uçağın sol tarafındaki pencereden Bergen'in etrafındaki fiyordları, birbirinin içine girmiş deniz ve kara parçalarını ve arkadaki karlı dağları net olarak görebiliyordum. Hatta bir ara pilot uçağı öyle bir sola yatırdı ki karşımdaki hayatımda gördüğüm en güzel manzaralardan biriydi.


Sal uçağın penceresinden iphone ile inişin videosunu çekti. 
Bergen Norveç'in güneybatısında yer alan Oslo'dan sonra ikinci büyük kenti. Aslında küçük ve çok şirin bir liman kasabası görüntüsünde. Tarihi 1070 yılına kadar gidiyor. Tarih boyunca kuzeyin en önemli limanlarından birisi olmuş. Eski yüzyıllarda Oslo'dan önce Norveç'in başkentiymiş. Nüfusu 266.000 civarında. Gulf Stream nedeniyle Norveç'in en sıcak şehriymiş. Yılın her mevsiminde hava bulutlu ve yağışlı olduğundan Bergen yemyeşil bir şehir.
Bergen sokaklarında dinlediğimiz bir canlı performans. Dans eden sarhoş adam ise tam rezillik.
Kaldığımız otel bir hayli mütevazı ama fiyatı da çok uygundu. İnternet bağlantısı da bedeva ve çok hızlıydı. Şehrin merkezinde yer alan Balık Pazarı'na çok yakındı.
Otelin lobisinden görünüm.
Yerleştikten sonra Balık Pazarı'na doğru yola çıktık. Sivri çatılı, rengarenk kuzey evleri her yerde karşımıza çıkıyor.
Balık Pazarı Vagen Koyu'nun bittiği yerde kuruluyor. Orjinal adı : Fisketorget. Onlarca çeşit balık ve deniz ürününü satın alabileceğiniz, ayrıca anında pişirtip yiyebileceğiniz bir mekan. Her sabah yedide tezgahlar, şemsiyeler kuruluyor, akşam yedide tekrar toplanıyor.
 Öğleden sonra olduğu için karnımız çok acıktı. En yakın tezgaha oturduk.
Uzun süre isteyip de nihayet Bergen'e gelebildiğim için çok mutluyum. Serin esen deniz kokulu rüzgar, harika ızgara balık kokuları, fiyordları gezeceğimi bilmenin verdiği heyecanla  çok duygulanıyorum. Çok güzel bir andı.
Karşımızdaki manzara Vagen Koyu. Bu tarihi limanda demirleyen büyük gemilerin yanısıra İstanbul'daki deniz otobüslerinin kardeşlerini de gördük. Yemeğimizi beklerken ben hayallere daldım. İstanbul Sirkeci'de balık ekmek satılan mekanda  buradakine benzer tezgahlar, masa ve banklar kurulsa, balık ekmeğimizi, yağmurdan, rüzgardan çekinmeden, oturarak rahat rahat yiyebilsek diye düşündüm. Ne güzel olurdu!
Yemek için seçenek çok: Karidesler, bembeyaz mezgitler, kırmızı somonlar ve koyu kahve balina eti. 
Ya da kabuklulardan karışık bir tabak.
Karidesli salatalar.
Deniz ürünleyle hazırlanmış sandviç yemek de mümkün.
Tercih yapmak zor, hepsi harika görünüyor.
Ve tabi ki peynirli şarap sosunda pişirilmiş midye.
Seçtiğiniz balıklar ve deniz ürünleri anında pişirilip servis yapılıyor.
Bu gezi boyunca hayatımda yemediğim kadar karides yedim.
Gelelim fiyatlara... Bir şiş karides, iki şiş balina eti, iki küçük salata, bir kap midye ve iki biraya 475 Norveç Kronu ödedik ki bu da yaklaşık 83 Dolara tekabül ediyor.
Açık havada ve tezgahta satılmalarına rağmen fiyatlar hiç de ucuz değil Balık Pazarı'nda. Norveç genel anlamda pahalı bir ülke zaten.
Midyeler tek kelimeyle harikaydı.
Hayatımda ilk ve son kez balina eti yedim. Balina eti balık etinden ziyade ciğere benziyor ama rengi daha koyu. Lezzeti de dana etini andırıyor. Açıkçası ben balina avının yasak olduğunu zannediyordum. Oysa burada kilolarca satılıyor. Döndükten sonra Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonu'nun balina etinin insan sağlığı için zararlı olduğununa dair bir açıklamasını okudum. Haberde niçin zararlı olduğu belirtilmemişti. Duyduğuma göre bir balık ne kadar uzun yaşıyorsa denizlerdeki zaralı maddeleri o kadar çok bünyesinde topluyor. Balinaların ömürleri nerdeyse insanlar kadar. Bu yüzden mevsimlik balıkları tüketmekte fayda var.

Yemeğimizi bitirdikten sonra Balık Pazarı'nda fotoğraf çekmeye başladık.
Kerevitler.
Bergen  Fish Market
Kurutulmuş balık Norveç'in ihraç kalemleri arasında her zaman önemli bir yer tutmuş.
Adam kutulardan çıkardığı hayvanların kıskaçlarından bir tanesini kırıp diğer taraftaki akvaryuma atıyor.
Bergen  Fish Market
Meraklı çocuklar. 
Bergen Fish Market 

Balık pazarında aynı zamanda havyar ve konserve balık da satılıyor.
Geyik eti yemek için de heves ettim. Sadece sosisini yiyebildim. Baharat yoğunluğu yüzünden nasıl birşey olduğunu anlamadım.
Bergen Fish Market 
Balık Pazarı'nda aynı zamanda pek çok turistik eşya da satılıyor. Geyik postları da bunlardan bir tanesi. 
Yemekten sonra tatlı niyetine dondurma aldım. Islak beton görünümündeki bu dondurmanın içinde licorice (likrıs diye okunuyor) diye bir bitki var. Bildiğimiz meyan kökü. Kuzey Avrupa'da özellikle şekerleme yapımında çok kullanılıyor. Hatta kolanın içine tat versin diye konuluyormuş. Siyah renkli bir şeker görürseniz bilin ki "licorice"lidir.  Dondurmanın tadı güzeldi, hafif tuzlu. Görüntüsü betonu andırdığı için yerken bakmamaya çalıştım. 
 Balık Pazarı'nın biraz ilerisinde Torgalmenningen Meydanı var. Trafiğe kapalı olan bu meydanda her türlü dükkanı bulmak mümkün. Dış görünüşü birbiri ile uyumlu olan bu binalardan bir tanesi bildiğimiz alışveriş merkezi. Sadece binanın içi düzenlenmiş, dışı aynı kalmış.
Torgalmenningen Meydanı'nın ortasında bir anıt ve onun yanında havuz var. 
Bergen
 Tüm turistik şehirlerin meydanlarında olduğu gibi Torgalmenningen Meydanı'nında da çeşitli gösteriler izlemek mümkün.
Bergen 
Arkada Floyen Dağı.
Bergen 
 Balık Pazarı'nın diğer tarafında ise tarihi Bryggen Bölgesi yer alıyor. 
Bergen 
 Bergen 12. yüzyıldan itibaren büyük bir liman kenti olagelmiş. Bunun sebebi de 12. yüzyıldan itibaren Alman tüccarların Londra, Bergen gibi kuzey limanlarını kendi etkileri altına almak için kurdukları Hansa Birliği olmuş. Bryggen'de  tarihi limanın yanında Alman tüccarlar kendi yaşam alanlarını kurmuşlar. Bu binalara bu yüzden Hansa Evleri deniliyor. 
 Depo, ofis, konaklama amacıyla Hansa Tüccarları tarafından yapılan bu evler Unesco Tarihi Mirası Listesi'nde yer alıyor.
Bergen 
  Zaman içerisinde bu binalar defelarca kez yanmış. Asıllarına uygun olarak tekrar inşa edilmişler. Artık Bergen'de yangın tehlikesine karşı Hansa Evleri hariç diğer evlerin ahşaptan yapılmasına izin verilmiyormuş.
Hansa Evleri'nin arasından içeri girildiğinde arka taraflarda yine ahşap binaların sıralandığı dar sokakları görüyoruz.
Bergen 
Turistlerin oldukça ilgisini çeken Hansa Evleri bölgesi açık hava müzesi gibi. 
Bergen 
Eski zamanlarda bu sokaklar Hansa Tüccarlarının yaşam alanıymış.
Bergen 
Sokakların hepsi böyle geniş bir meydana açılıyor.
Bergen 
Bu ahşap balık heykeli gibi Norveç'deki heykellerin çoğu balıkçılık ve denizcilikle ilgili.
Bergen 
Bergen 
Hansa Evleri'nin alt katlarında turistik eşya satan dükkanlar var. 
Bergen 
Üst katların birinden görünüm.
Bergen 
Eşyalar ve yükler ikinci katlara makaralar ile taşınıyormuş.
Bergen 
İkinci katlardan birinde bir kafe.
Bergen 
Bergen 
Bu tek katlı dükkan Hansa Evleri'nin ve Bergen'in simgelerinden biri olmuş.
Hoşumuza giden bir kafeye oturup soluklandık. 
Bergen 
Yorulmuşuz. Dinlenmek iyi geldi.
Bergen 
Kafenin içi.
Bergen 
Kafenin garsonu.
Bergen 
Dükkanlardan birinde gördüğüm Bergen'i anlatan unsurların biraraya geldiği bir tablo... Fotoğrafını çekmek yasakmış...Tüh! Şimdi farkettim.
Ara sokaklardan çıktık. Tekrar limanın kenarındaki trafiğe kapalı caddedeyiz. Cadde üzerindeki Hansa Evleri'nin en alt katlarının hepsi turistik eşya dükkanı. 
Bergen 
Vitrinlerden örnekler.
Bergen 

Bergen 
Vikingler.
Bergen 
Hansa Evleri'nin eski halleri.
Bergen 
Gün boyunca hazırlıkları devam eden bisiklet yarışı başladı bu arada.
Bergen 
Kısa bir süre sonra şehrin her yanı yarışı terk edip bisikletleriyle gezmeye başlayan yarışçılarla doldu.
Bergen 
Bryggen Bölgesi'nde biraz daha vakit geçirdikten sonra koyun karşı tarafına geçmek üzere ayrıldık.
Bergen 
Hansa Evleri'nin mimari özelliklerini diğer bütün evlerde görmek mümkün. 
Bergen 
Bryggen'in karşı tarafındayız şimdi. 
Bergen 
Akşam yemeğini geyik eti sosisli sanviçle geçiştirdikten sonra akşam saat 8 civarında denize doğru  uzanan burnu dolaşmaya çıktık.
Bergen 
Masal ülkesi gibi. 
Bergen 
Evlerin iç dekorasyonunu çok merak ediyorum.
Bergen 
Burada leylaklar Haziran ortasında açmış. 
Bergen 
Burası Nordesparken
Bergen 
Park burnun önemli bir kısmını kaplıyor. Bu park içinde akvaryum da var ama biz gezmedik. 
Bergen 
 Dolaştığımız burnun en ucundaki manzara.
Bergen 
Ve bu manzarayı gören evler. Aslında Bergen'de her yer deniz. Evlerin çoğunluğu denizi görüyor. Ama burundaki evler daha bir yazlık ev havasında.
Öyle kuvvetli bir rüzgar var ki kış mevsiminde buralarda nasıl oturuyorlar aklım almıyor.
Bergen 
Bergen Norway Norveç
Hayatımda ilk kez rüzgarın ıslık çaldığını burada duydum. Ama ne ıslık, korku filmlerine yakışır türden.
Bergen 
Burnun en uç kısmında cam yapım ve seramik atölyesi vardı. Masanın üzerindeki mavi vazo bu atölyede yapılmış. 
Bergen 
Bergen  
 Bergen sokaklarında bu tabelaya sık sık rastlıyoruz.
Evlerin arasında yeşillikler içinde yürüdük.
Bergen 
 Vagen Koyu'ndaki liman haricinde burnun diğer tarafındaki koyda da büyük bir liman var. Fiyordlara da girerek kuzeye kadar giden vapurlar bu taraftaki limandan kalkıyor.
Bergen 
Denizin içine doğru sipsivri uzanan, yeşillikler içinde, ahşap görünümlü romantik beyaz evlerin bulunduğu, rüzgarın ürpertici sesler çıkardığı burundaki yolculuğumuz sona erdi. 
Bergen 
Saat 22.45 ama yatmak için henüz erken. Balık Pazarı'ndan yukarıya doğru yürüyüp Floibanen Finiküleri'ne binip Floyen Tepesi'ne çıkacağız. 
Bergen 
Floyen Tepesi'ne gece vakti çıkmamızın sebebi gece yarısı güneşini baterken görebilmek. Finiküle bindik. Yavaş yavaş yukarıya doğru çıkıyoruz. Bergen 
Arada sırada duraklarda duruyoruz. Bergen 
 Yukarıdan dönmekte olan diğer vagonla karşılaşıyoruz. Bergen 
Güneşin batışını seyredeceğiz ama hava bulutlu. Kısmet. Bergen 
 İyice yükseldik. Manzara heyecan verici. Bergen 
Finiküler iyice dikleşti. Manzaranın heyecanı ile yerçekimine karşı koymanın heyecanı birbirine karıştı.
Bergen, Floyen Mounth, Norway, 
 
Sal kısa yolculuğumuzun time-lapse videosunu çekti. Bergen 
  Tepede indiğimizde karşılaştığımız manzara buydu. Saat 23.07 Tarih: 24 Haziran. Güneş hala bulutların ardında. Bergen 
Veee Bergen panaroması
Finiküler restoran ve hediyelik eşyaların satıldığı dükkanın olduğu bir tesiste son buluyor. Bergen 
Bergen'de her yerde orman gülleri ile karşılaşıyoruz. Özellikle parklarda ve evlerin bahçelerinde çok var. Bizdeki zakkum çiçeği niyetine yetiştirilip kullanılmış buralarda. Bergen 
Orman güllerini Karadeniz Bölgesi'nde yaptığım bir gezide görmüştüm. Yaylalarda, orman altlarında kendiliğinden yetişmişlerdi. Yağmurlu iklimi ve gölgeyi seven bir çiçek olduğu için Kuzey Yarımküre'nin nemli ve dağlık bölgelerinde yetişiyor. Burada sadece mor tonlarında olan çeşitlerine rastladım. Karadeniz'de sarı renklisi de vardı.  Bu çiçeğin Karadeniz'deki yöresel adı bazı şehirlerde "komar" bazı şehirlerde ise "ağu". İstanbul'da yetiştirmeye çalışmıştım ama olmadı. Bergen 
Norveç'in her yeri bu çirkin masal kahramanları Troll'lar ile dolu. Bergen 
 Sal gün batımının videosunu çekerken. Hava iyice soğudu. Rüzgar rahatsız ediyor. Bergen 
Saat 23.44 ve güneş batmak üzere. Bergen 
Tepedeki herkes bu anı görüntülemek istiyor. Bergen 
Norveç'e gece yarısı güneşini görebilmek için özellikle yaz gün dönümü olan 21 Haziran tarihi civarında gitmeyi tercih ettim. Hiç batmadan ufku yalayarak geçen güneşi görebilmek için Norveç'in en kuzeyineki Tromsa'ya kadar gitmek gerekiyordu. Kuzey Kutup Dairesi'nin içinde yer alan Tromso şehri Bergen'e yaklaşık 1500 km uzaklıkta olduğu için programımızın dışında kaldı. Belki başka zaman.... Bergen 
Yeterince fotoğraf çektikten sonra inişe geçtik. Saat 23.50 ve hava hala aydınlık. Bergen 
 Ertesi sabah oldukça geç uyandık. Kahvaltı ile öğle yemeğini birleştirip Bergen'in merkezindeki bir restoranda pizza yedik.
Hava hafif yağmurluydu. Rahat rahat, salına salına Bergen'in sokaklarında dolaştık.

Balık Pazarı kapanmadan az önce akşam yemeğimizi yedik: Balık çorbası ve midye. Bergen 
Johanneskirken. Bergen'in en büyük kilisesi.
Sık sık kafelerde oturup birşeyler yedik içtik. Dünkü yorgunluktan sonra günümüzü dinlenerek geçirdik. Bergen 
Akşama fiyord gezimiz başlıyor. İhtiyacımız olan eşyaları tek valize doldurup diğerini kaldığımız otelin emanetine bıraktık. Geceyi vapurda geçirip ertesi gün Geirangerfjord'u gezeceğiz. Sonra Norveç'in bir diğer turistik şehri olan Alesund'da inip 6-7 saat orada dolaşacağız. Gece vakti başka bir gemiyle tekrar Bergen'e döneceğiz.
Akşam saat 8 gibi fiyord gezimiz için limana gittik. Öncelikle bizi gemi yolculuğu ile ilgili uzun uzun bilgilendirdiler. Bergen 
Gemimiz Geirangerfjord'a girecek, orada inmek isteyen yolcuları bırakıp tekrar Norveç'in en kuzeyine kadar yol alacak. Bergen 
Gemiden çektiğimiz bir fotoğraf. Bergen 
Gemi ile başladığımız fiyord yolculuğumuzu tren ile sonlandırdık. Fiyordlar ve Alesund için ayrı kayıtlar açacağım. Bergen 
Denizlerde dolaşıp durduktan sonra Bergen'e gelince kendimizi nedense evimize dönmüş gibi hissettik.
Bergen'e dönüş yolunda tren içindeki sıcak hava ve beşik gibi sallanmaktan dolayı uyuklamıştım. Akşam saat 7 civarında Bergen'de indiğimizde denizden esen serin ama üşütmeyen rüzgar sayesinde sersemliğimden eser kalmadı. Uzun süredir İstanbul'da yaşayamadığımız o bahar havasını hissettim. Çok hoşuma gitti. Öyle bir zindelik verdi ki bu hava bana Floyen Tepesi'ndeki evlere çıkan yürüme yolunu fotoğraf çeke çeke tırmanmaya başladık.
Bitkilerden ve çiçeklerden yayılan harika bir koku var havada. Güneş artık yakmıyor. Evler ve bahçeleri öyle şirin ki! İnsan özeniyor! Daha önce finikülerle çıktığımız tepeye yürüyerek çıktık. iyi ki de çıkmışız. Çok hoşumuza gitti buralarda dolaşmak. Bergen 
Yavaş yavaş yükseliyoruz. Bergen 
Evlerin posta kutuları. Bergen 
 Dolanbaçlı yollardan yürürken karşımıza finikülerin duraklarından birisi çıktı. Bergen 
Aşağıdan vagon geliyordu. Bergen 
İki vagon karşılaştı. Bergen 
Evlerin dış görünüşü nasıl da güzel. Bergen 
Sivri çatılı renkli evler. Bergen 
Bergen  
İnişe geçtik. Bergen 
 Saat 9 civarı, hava hala aydınlık olsa da dükkanlar çoktan kapandı. Bergen 
Bayıldım buna. Bergen 
Işıklar yavaş yavaş yanmaya başladı. Bergen 
Bokcafe. Norveççe biraz Almanca'ya benziyor. Bergen 
Floyen Tepesi'ndeki sokakların hepsi dar  Bergen 
Bu akşam yemeğimizi Vagen Koyu manzaralı bir restoranda yiyeceğiz. Bergen 
 Yemeğimiz pek tabi ki yine deniz ürünü.
Bergen 
Bergen 
Akşam yemeğimiz bitti. Bergen'de son akşamımız. Yarın sabah Stocholm'e uçuyoruz. Orada da 2 gece kalacağız.

Hansa Evleri gün batımında.
Bergen 
Gitmeden önce Bergen'de çok güzel gün batımı kareleri yakaladık.

Not: Norveç kayıtlarımda en çok karşılaştığım soru fiyord gezilerinin fiyatı ve biletlerin nasıl alınacağı ile ilgili oldu. 
http://www.hurtigruten.com/ adresinden kolaylıkla cevaplara ulaşabilirsiniz.


 Fiyord gezilerinde buluşmak üzere...

Norveç'deki diğer gezilerimizin kayıtları:

 Geirangerfjord - Geiranger Fiyordu

 Alesund - Norveç'in En Güzel Şehri

 Sognefjord - Sogne Fiyordu